Fıtık, yeni doğan bebeklerden ileri yaştaki kişilere kadar her yaşta ve cinsiyette görülebilen bir hastalıktır. Fıtığın görüldüğü bölgeler çoğunlukla karın duvarının zayıf olduğu yerlerdir. Kasık fıtığında karın içi organlarından birinin, çoğunlukla bağırsağın bir kısmının, kasık kısmında yer alan karın zarı duvarının zayıf bir noktasından dışa doğru cilt altından çıkmasıdır. Başlangıçta ayakta, hapşırınca, öksürünce, ıkınma ve zorlanma ile karın içi basıncın artmasına bağlı olarak kasık bölgesinde görünür olan fıtık, kişi yattığında görünmez olur. Ancak tedavi edilmemesi durumunda fıtık genişleyerek şişlik artar. Beslenme ve diyet, egzersiz ya da ilaç yardımıyla zaman içinde kendi kendine iyileşmez. Toplumda yaklaşık olarak her 10 erkekten birinde görülen kasık fıtığının üç tipi bulunur: Direkt herni, indirekt herni ve femoral herni.
Bazı fıtıklar, rutin kontroller esnasında fark edilir ve herhangi bir yakınmaya yol açmaz. Kasık fıtıkları akut olarak belirti göstermese de genellikle kasık bölgesinde şişlik ya da kabarıklık ile karakterizedir. Kişi genellikle kasığında gevşeme ve sonrasında ağrı hisseder. Yumuşak ve içe bastırılabilir durumdaki bu şişlikler, karın içi basıncın arttığı durumlarda görünür ve kişi yattığında yok olur. Şişlik üzerinde yanma ve ağrı hissi olabilir. Ağır kaldırma esnasında basınç hissi, rahatsızlık ve acı hissedilir. Yemeklerden sonra ağrı hissedilebilir ve bazı durumlarda kabızlığa yol açabilir. Bazı tiplerinde fıtık testis torbasına iner ve bu bölgede şişlik görülür. Çoğu zaman tanısı fizik muayene ile konulsa da bazı durumlarda hekim tarafında kasık ultrasonu istenir.
Erkek bebeklerin ana karnında iken, karın içinde yer alan testislerinin, inguinal adlı iki ayrı kanaldan geçerek, gebeliğin son iki ayında torbalarına iner. Her iki tarafta yer alan inguinal kanal, normal şartlarda doğumdan kısa bir süre sonra bebeğin kaslarının gelişmesi ile kendiliğinden kapanır. Ancak bazı durumlarda kanallardan biri ya da her ikisi kapanmaz ve fıtık oluşumu için gerekli olan zayıf bölgeyi oluşturur. Erkeklerde, kadınlara göre daha sık görülmesinin sebebi budur. Kalıtımsal nedenler, kolajen sentezinin azalması, bağ dokularının zayıflaması, yaşlılık, aşırı zayıflama ya da kilo alma, ağır kaldırma, kabızlık, ıkınma, kronik öksürük, idrar güçlüğü, gebelik, travmalar, karın içinde olan tümörler de fıtık oluşumuna yol açabilir. Kasık fıtığının oluşumuna neden olan diğer faktörler şöyledir:
Kasık fıtığı, oluşumunda rol oynayan iç organların dışa sarkması ve sıkışması sonucu hayatı tehdit edecek boyutlara ulaşabilir. Bu risk çoğunlukla fıtığın boğulması sonucu oluşur. Sıkışmış fıtıklarda önceleri yumuşak olan kubbe şeklindeki çıkıntı, gergin, ağrılı ve yatınca küçülmeyen bir hâl alır. Sıkışan organ yeteri kadar kan ile beslenemediği için kangren oluşumuna, delinmeye ya da karın içi zarının iltihaplanması olarak bilinen peritoniteye sebep olabilir. Boğulmuş fıtık mutlaka acil olarak opere edilmesi gereken bir durumdur.
Kasık, bel ve karın bölgesinde hissedilen kasık fıtığı, erkeklerde testislerde de hissedilebilir.
Kasık fıtığının ilaçlı tedavisi bulunmamaktadır ve tek tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak ameliyat edilemeyecek fizyolojiye sahip kişiler ve ileri yaşta hastalar, hekimin önerisi doğrultusunda nadiren kasık bağı kullanabilir. Kasık bağı bacakların hareketlerini kısıtlar ve fıtık üzerine tampon oluşturarak fıtığın dışarı çıkmasını engeller. Ancak kasık bağının kenarından çıkması durumunda sıkışarak, fıtığın boğulmasına sebep olabilir. Bu yüzden eğer mümkün ise mutlaka ameliyat tercih edilmelidir. Fıtık cerrahisinde amaç fıtığın karın içine yerleştirilmesi, kese oluşumunun ortadan kaldırılması, çıkışa sebep olan boşluğun kapatılması ve nüks etmesini engellemek maksadıyla karın duvarında bulunan defektin onarılmasıdır.
Abdominal duvarda yani karın duvarında oluşan yırtık doğal seyrinde küçülmek ve iyileşmek yerine büyümeye meyillidir. Bu yüzden fıtık teşhisi konmuş kişilerin zaman kaybetmeden opere edilmesi önerilir. Fıtık küçük ise, lokal anestezi altında dahi kolayca opere edilebilse de çoğunlukla genel anestezi tercih edilir. Açık ya da laparoskopik olarak adlandırılan kapalı ameliyat yöntemleri ile opere edilebilen kasık fıtıkları, açık yöntem uygulandığında, kasık bölgesine yaklaşık 5 ile 6 cm. uzunluğunda bir kesi ile yapılır. Laparoskopik cerrahide ise 3 adet küçük kesi oluşturulur ve bu deliklerin birinden içeri sokulan kamera ile ameliyat gerçekleştirilir. Her iki ameliyatta da fıtıklı bölgenin içinde yer alan organlar karın içine alındıktan sonra mesh adı verilen bir yama, kas ile karın zarı arasında bulunan bölge üzerine konarak, tekrar fıtık oluşmasının önüne geçilir. Mesh vücut tarafından kolayca kabul edilir ve yan etkisi bulunmaz. İki ameliyat türünde de yapılan işlem aynı olmasına rağmen kapalı ameliyat, açık ameliyata göre daha konforlu, ve az ağrılıdır. Ancak genel anestezi kullanımının mümkün olmadığı, prostat ameliyatı öyküsü olan, sıkışmış ve boğulmuş fıtıkların olduğu ya da çok büyük fıtıklarda kapalı ameliyat uygulanmaz. Ameliyattan birkaç saat sonra hasta beslenebilir ve yaklaşık olarak 8 saat sonra ayağa kalkabilir. Çoğunlukla hastalar bir gün sonra taburcu olurlar. Herhangi bir diyet programı bulunmaz ve kişi kendini iyi hissettiği an işe başlayabilir. Evde de bir buçuk ay boyunca ağır kaldırmamaları, yapılan egzersizlere aynı süre ile ara verilmesi, düzenli ve dengeli beslenerek kilonun kontrol altında tutmaları gerekir. Sağlıklı bir yaşam için, kontrollerinizi belirli aralıklarla yapmayı ihmal etmeyin.